Peyami Safa; yoksulluk, yakınlarının ölümü, hastalıklarla geçen zor bir ömre bazen takma
isimle, bazen kendi imzasıyla yazdığı onlarca eser sığdıran bir isim. 2 Nisan 1899 yılında
İstanbul-Fatih’ de doğdu. 15 Haziran 1961’ de İstanbul’ Kadıköy’ de öldü. Babası şair İsmail
Safa, annesi Server Bedia Hanım. İki yaşındayken babasını kaybetti. Dokuz yaşında kemik
veremine yakalandı. Hastalığı ve ailesinin yaşadığı geçim sıkıntısı nedeniyle eğitimini yarıda
bırakmak zorunda kaldı. Çocukluk ve ilk gençlik yılları hastanelerde geçti. On üç yaşında Posta
Telgraf Nezareti’nde çalışmaya başladı. 1914-1918 yılları arasında öğretmenlik, 1918- 1961 yılları
arasında gazetecilik yaptı.
Yarım kalan eğitimini kendi imkanlarıyla tamamladı, Fransızca öğrendi, hatta bir Fransızca
dilbilgisi kitabı yazdı.
İlk öyküleri “Yirminci Asır” gazetesinde annesinin adından esinlenerek kullandığı Server Bedi
takma adıyla yayımlandı. Tefrika şeklinde yayımlanan eserlerinin hepsinde takma adlar
kullandı. Çömez, Serâzâd, Safiye Peyami, Bedia Servet kullandığı diğer isimlerdi.
İlk kitabı olan “Bir Mekteplinin Hatıratı/ Karanlıklar Kralı adlı eserini 1913 yılında öğrenciyken
çıkardı. 1924 yılında Arsen Lüpen’ den esinlenerek Server Bedi adıyla Cingöz Recai karakterini
yarattı.
Peyami Safa imzasıyla Cumhuriyet Gazetesi’nde yazdı. Daha sonra Yeni Mecmua, Tasvir- i
Efkâr, Çınaraltı, Büyük Doğu, Vakit, Ulus, Milliyet, Tercüman ve Son Havadis gazetelerinde
yazdı. Bazen aynı gazetenin bir sayfasında Peyami Safa, başka bir köşesinde Server Bedi adıyla
yazdığı da olmuştur.
Kendi adıyla yazdığı on bir romanı vardır. Bunlar Sözde Kızlar, Şimşek, Mahşer, Bir Akşamdı,
Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Bir Tereddütün Romanı, Matmazel
Noraliya’nın Koltuğu, Yalnızız ve Biz İnsanlar’dır.
Server Bedi imzasıyla yazdığı romanların sayısı Peyami Safa imzalı romanlarından fazladır.
Zıpçıktılar, Sözde kızlar, Sabahsız Geceler, Selma ve Gölgesi, Cumbadan Rumbaya bu adla
yazdığı en bilinen eserleridir.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı kitabı otobiyografik olarak kabul edilir. Yazar kahramanına
isim vermemiştir, kendisinin kemik veremli kolunun kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmışken
kahramanın hasta organı bacağıdır. Hasta bir insanın fiziksel ve psikolojik sorunlarını inceleyen
bu roman edebiyatımızın temel yapı taşlarından biri kabul edilir.
“Yangın” temalı sayımız için tanıtımını üstlendiğim “İçimdeki Yangın” adlı eser Server Bedi adıyla
Hafta dergisinde, 30 Eylül 1949-24 Mart 1950 tarihleri arasında tefrika edilir (yirmi altı sayıda).
Romanda kendine kiralık ev arayan Zihni ile Kumkapı Nişantaşı’nın tanınmış dilberi Esma
arasındaki gönül yangını sıcak, akıcı bir dille yer yer argo kelimeler kullanılarak anlatılır, merak
unsuru hep diri tutulur. Tasvirlere, uzun anlatımlara çok yer vermeden, diyaloglarla karakterlerin
özellikleri işlenir.
Hafta dergisinde yayımlanışından yıllar sonra 2021 yılında Necati Tonga tarafından
notlandırılarak yayına hazırlanan, Ötüken Neşriyat tarafından kitap haline getirilen Yeşilçam
filmleri tadındaki bu romanı, yazarın eserde sözünü ettiği Türk Sanat Müziği eserlerinin eşliğinde
keyifle bitirdim.
Dilerim okuma listenize alır, aynı keyfi alarak sizler de okursunuz.
İçimdeki Yangın, Peyami Safa (Server Bedi Külliyatı), Ötüken Neşriyat A.Ş, İstanbul, 195 sayfa